|Algısal bir ulaşma
iletişme haritasıdır.|
|İstanbul'dan Karadenize
giden yolun kelimelere sıkışmış/kelimelerle genişlemiş halidir.|
Neye inanırız?
Neyi severiz?
Nerede kendimizi iyi hissederiz?
Neyi paylaşmak isteriz?
Hep güzeli mi gösteririz?
Aslında tüm evrende var olabildiğimiz ve gidebildiğimiz kadar,
kendimize yer açarız, Bu 'algısal ulaşma ve iletişme' haritası da sanal
dünyanın varlığıyla özdeşleşmiş günümüz 'var olma’ kavramının kişisel ve
zamansal, hatta oldukça da öznel bir haritalamasıdır.
Bir yola başlar bir rota çizerken, sınırları sonsuzlukla
çizilmiş evrenin sınırlarını kendi varolduğumuzca, gidebildiğimizce yeniden
çizeriz, kendi yarattığımız coğrafyada gezeriz. Sınırlarını kendi
çizdiğimiz evrenin topografyasını, bazen yürüyerek bazen ip gibi dizilmiş yol
çizgilerini izleyerek olumlarız.
Rota varsa plan vardır, takip vardır, çizgiler vardır, bolca
durak vardır.Bazı yollar ise sadece duraklardan ibarettir. Peki nedir bizi
durduran, duraklar da her zaman planlanmış mıdır rotalarda? Bazen sadece bir
böğürtlen kümesi bile bizi durdurabilir, yolları uzatabilir. Yolların çizgi
çizgi geçişini arabanın içinden izlerken, görmeye alıştığı renkten farklı bir
şey gördü mü gözümüz, oralar durak oldu bizim rotamızda; Bir sıra Küre Dağı'na
karşı bir avuç böğürtlen toplamak için.
.............
İletişmek ne kadar önemlidir? İletişim yoksa, bulunduğumuz yer
de yok mudur? Yoksa iletişemediğimiz için biz mi kendimizi yok
hissederiz? Oysaki tüm bu kaygılardan bağımsız, salt bedenimizle ve algımızla
orada olabilsek, varoluşumuzla zaten haritada bir yer açmış oluruz kendimize.
Sosyal medya denen aslında pek de 'sosyal' olamayan o dünyanın
gerçek dünyayı manipüle etme gücü gerçek dünyanın sahiciliği ile savaşır ve
çoğu zaman da kazanır,gerçek dünya ile tezatlar oluşturur.
Bu algı haritası, kendi rotalarım ve duraklarımla oluşturduğum,
anlık ve geçici coğrafyamın sınırları ile 'iletişme' sınırlarımın nasıl
çakıştığını ve çoğu zaman çeliştiğini ortaya koymaya çalışmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder